Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Bakırcılık

Kastamonu’da maden sanayii denildiğinde akla ilk önce “Küre” kazası, Küre denildiğinde ise “bakır” madeni gelmektedir. Kastamonu’da bakırcılığın bilinen tarihi Candaroğulları zamanına kadar uzanmaktadır. Osmanlı devleti döneminde de Kastamonu şehir merkezine altmış kilometre uzaklıkta bulunan Küre ilçesinde çıkarılan bakırın top imalatında kullanılmak üzere İstanbul’a gönderildiği bilinmektedir. Bakırın bir kısmı da Kastamonu esnafına satılarak kap kacak yapımına fırsat verilmiştir.

Küre ilçesi, Osmanlılar devrinde madenin çıkarıldığı bir yerleşim yeri olmasının yanında çıkarılan bu bakırın sanatsal olarak da işlendiği, şekil verildiği ve günlük kullanıma hazır hale getirildiği bir zanaat merkezi olmuştur. Bu dönemde Bakırcı ve kazancıların oluşturduğu iş kolu, Kastamonu’nun en büyük sanayi üretimini yapmaktadır. Küre’den elde edilen bakır madenin büyük bir kısmı, Kastamonu’da bulunan kalhanelerde eritilmiştir. Kastamonu’daki bakırcılık ve kazancılığın çok canlı ve kazançlı bir iş kolu haline dönüşmesinde, kentte bulunan kalhanelerin bu iş koluna ucuz, bol ve kaliteli hammadde sağlamasının büyük payı olmuştur.

Bu kalhanelerden biri şehrin en yüksek tepelerinden biri üzerine yaptırılan Yakupağa Camisi’nin altında yer almaktaydı. 1934-1936 yılları arasında Kastamonu’da bakırcılık mesleğini yapan elli usta, otuz beş kalfa ve kırk sekiz çırak dükkanlarda çalışmakta olduğu bilinmektedir. 1942 yılında Bakırcılar çarşısındaki atölye sayısı yirmi iki iken bugün ancak iki -üç tanesi üretimi sürdürmektedir. Yüzlerce yıldan kapaklı sahan, hamam tası, güğüm ve ibrikler, Kastamonu atölyelerinin karakteristik kaplarını oluşturmaktadır. Bakırcılık sanatı günümüzde Kastamonu’da unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarındandır.