HZ. PİR. ŞEYH ŞABAN-I VELİ:
Hz. Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (k.s.), Kastamonu'nun Taşköprü ilçesi Gökçeağaç Bucağı Çakırçayı Köyü'nün Cimdâr Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir. Hz. Pir'in doğum tarihi hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte müze kayıtlarında 1497 tarihine rastlanmıştır. Ancak bu bilginin yanındaki notta bu tarihin kesin olmadığı ifade edilmiştir. Sefine-i Evliya'da ise doğum tarihinin 1499 yılına kaydedilmesi Pir'in 1490'lı yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini gösterir.
Hz. Pir Şaban-ı Velî (k.s.), henüz dünyaya gelmeden babasını kaybettiği için yetim, üç yaşlarında iken annesi vefat ettiğinden öksüz kalır. Daha sonraki hayatı, hayırsever bir hanımın yanında geçer. Bu hanım, Şaban Efendi'yi, manevi evlâtlığa kabul etmekle birlikte tahsilini yapmasında maddi ve manevi yardımlarını esirgemez. Hatta tahsilini tamamlaması için İstanbul'a gönderir.
Hz. Pir, ilk tahsilini Taşköprü'de yapar. Aklî ve naklî ilimler özellikle Kur-an, hadis, tefsir ilimlerinde bilgilerini derinleştirmek için Kastamonu'ya gelir. Ancak memleketindeki tahsille yetinmeyerek ilim ve fazilet diyarı olan İstanbul'a gider ve tahsilini İstanbul Fatih Medreselerinde tamamlar. Öğrenim yıllarında güzel ahlâkı, ağırbaşlılığı ve çalışkanlığı ile hocalarının teveccühüne mazhar olur.
HZ. PİR ŞEYH ŞABAN-I VELİ KÜLLİYESİ:
Seyyid Ahmed Sünneti Efendi tarafından 1490 yılından önce vücuda getirilmiştir. Külliye bünyesinde cami, türbe, dergâh, kütüphane, asa suyu ve şadırvan ile dergâh evleri mevcuttur. Vakıflar İdaresine tescillidir.
Dergah Evleri: Cami ile aynı tarihlerde caminin banisi tarafından yaptırıldığı tahmin edilen dergâh, 1261/1845 yılında Sultan Abdülmecid’in emriyle Kastamonu Kaymakamı Salih Ağa tarafından esaslı şekilde tamir edilmiş, alt yapılar yenilenmiş ve külliye, ihata duvarıyla çevrilmiştir. Günümüze ulaşan iki konak ve ortasındaki müze binası 1318/1900 yılında Azdavaylı Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Müze olarak kullanılan ortadaki binada Hz. Pir şeyh Şaban-ı Veli’nin özel eşyaları, dinî-tarikat eşyaları ile Kastamonulu hattatlara ait hat eserleri sergilenmektedir.
Cami: Seyyid Ahmed Sünneti Efendi tarafından 1490 Miladi yılından önce yaptırılmıştır. Caminin ilk şekli bilinmemektedir. 988/1580 yılında Sultan 3. Murad’ın hocası ve mürşidi Şuca Efendi, Seyyid Ahmet Sünneti Efendi mescidini genişleterek bugünkü haliyle camiyi yaptırmıştır. Cami, 1702, 1748 ve 1950 yıllarında tamir görmüştür. İbadete açıktır.
Türbe: Ömer Kethüda, ulema ve halk tarafından 1020/1611 yılında yaptırılmıştır. Sultan Ahmed’in şehzadesi Sultan Osman zamanında Ömer Kethüda yapımına başlamış, ancak yersiz harcama ve israf bahanesiyle Nasuh Paşa tarafından idam edilince inşaat yarım kalmıştır. İki yıl sonra ulema ve halkın katkıları ile tamamlanmıştır. Türbeye doğu tarafından açılan tali kapı, Vezir Kurşuncuzade tarafından 1028/1618 yılında yaptırılmış ve harem denen bir bölüm eklenmiştir.
Kütüphane: Türbe ile aynı tarihlerde yapılmıştır. Dolayısıyla banisi de türbenin banileri olmalıdır. Günümüzde alt katı ibadethane, üst katı ise dernek odası olarak kullanılmaktadır.
Asa Suyu: Mehmet Feyzi Efendi: "Nuh Tufanında Cebrail (A.S.) Kâbe civarından dört avuç toprak alarak dünyanın dört ayrı yerine atmıştır. Bu yerlerden birisi de Hz. Pir civarıdır. Nitekim bölgenin taşlık yapısı Mekke kayalıklarına benzediği gibi ASA SUYU’nun tat ve kokusu da ZEMZEM ile aynıdır" demiştir.
Şadırvan: Fatma Hanım tarafından 1318/1900 yılında yaptırılmıştır. 1318 yılının Recep ayının ilk gününde yaptırıldığı rivayet edilmektedir.
BENLİ SULTAN:
Benli Sultan Külliyesi Ilgaz Dağı’nın kuzeyinde, Ahlat Köyü’nün bir mahallesi olan Benli Sultan Köyü’nün sınırları içindedir. Köyün halk arasında kullanılan bir ismi de “Tekke”dir.
Benli Sultan Külliyesi, Kastamonu’da bulunan manevi hayat merkezlerinden biridir. Hakkında ne yazık ki kesin bilgi verecek kayıtlara rastlayamıyoruz. Bunun sebebi yıllar önce çıkan yangında kaynakların yanmasına bağlanmaktadır. Bununla birlikte az da olsa bazı tarihi ve güncel kaynaklarda doğrudan ve dolaylı yollardan bazı bilgilere ulaşabiliyoruz. Bir de hakkında anlatılanlar vardır. Dilden dile aktarılarak zamanın yıpratıcı ve yok edici gücüne direnen, keramet-efsane karışımı nakiller ile ziyaretçilerin başlarından geçen hatıralar bunlardan bazılardır.
Benli Sultan Hazretleri büyük bir velidir. Dolayısı ile irşat ve keramet ehlidir. İsmi Kastamonu’nun dışına taşmış 4 veliden biri kabul edilmektedir. Bunu, il dışından, hatta yurt dışından gelen ziyaretçi sayısının fazlalığından da anlamak mümkündür. Yörede kimilerinin Şeyh Şaban-ı Veli’nin kardeşi, kimilerinin ise yakın dostu olarak inandığı Benli Sultan ise Şeyh Şaban-ı Veli’den sonra en çok bilinen, kerametine en çok inanılan velidir.
Benli Sultan’ın Hayatı
Yavuz Sultan Selim Han dönemi âlimleri arasında sayılan Benli Sultan’ın tam adı Ebu Şame Şeyh Muhyiddin Mehmed/Muhammed Benli Sultan’dır. Doğum yeri hakkında verilen bilgiler kesin değildir. Aynı köyden olduğunu söyleyenler olduğu gibi Tosya’dan, Sivas’tan veya başka bir yerden gelip buraya yerleştiğini söyleyenler vardır.
Köylülerin anlatımına göre ise Benli Sultan, bir Horasan eridir ve irşat vazifeli olarak, Nakşibendîliği yaymak maksadıyla bu bölgeye gelmiştir. Köyde bu anlatım ağırlık kazanmaktadır. Her büyük insan gibi onu da herkes kendi yöresinden olduğunu ileri sürmekte hatta civarındaki birçok türbede metfun bulunan değerli zatların, onun kardeşi veya müridi olduğu iddia edilmektedir.
Benli Sultan’ın nereli olduğuna ve külliyesini tek başına mı yoksa devlet desteğiyle mi yaptığına dair bu değerlendirmeleri burada bitirmek istiyoruz. İster halk arasındaki yaygın kanaatte olduğu gibi Horasanlı olsun, isterse çeşitli belgelere ve genellemelere göre Kastamonulu olsun, sonuçta kendisi adına bir köy kurulmuş, hatta bu köy, divan köyü olacak kadar gelişmiştir.
Şeyh Mehmed Muhyiddin Ebu Şame Benli Sultan’ın doğum tarihi kesin olarak bilinememektedir. Ziya Demircioğlu Benli Sultan’ın 920’de (H) külliyenin bulunduğu yere geldiğini, ilim ve tarikat neşrine başladığını yazmaktadır. Kastamonu İl Yıllığı’nda 927 (H) yıllarında yaşadığından söz edilir. Güncel kaynaklarda da külliyenin Yavuz Sultan Selim’in emriyle 1512-1520 M. yılları arasında yapıldığı; cami, mutfak, misafirhane ve türbeden oluştuğu bildirilmektedir. Ancak kaynakların, neye dayandırıldıklarını bilemiyoruz. Bu tarih, aynı zamanda Yavuz Sultan Selim’in saltanat yıllarıdır. Dolayısı ile külliyenin Yavuz Sultan Selim döneminde yapılmış olması mümkün olmakla birlikte iki tarihin karıştırılması da muhtemeldir.
Sonuç itibariyle eldeki verilere dayanarak şu özeti yapabiliriz: Benli Sultan Kastamonuludur. Adının verdiği köye yakın bir köye mensup olmalıdır. Şeyh Şaban-ı Veli irşada başlamadan önce irşat görevini sürdürüyordu. Külliyesini, devlet desteğini de alarak 1500 ‘lü yılların başında inşa etmiştir. Uzun bir ömür sürdüğü için II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere üç padişah görmüştür. Şeyh Şaban-ı Veli’den 5-6 yıl kadar önce yani yaklaşık miladi 1563 yılında vefat etmiştir.
Benli Sultan’ın Mensup Olduğu Tarikat
Benli Sultan’ın bir tarikat şeyhi olduğunu biliyoruz. Ancak hangi tarikata bağlı olarak
irşat vazifesini ifa ettiği konusunda görüş ayrılıkları mevcuttur. Yakın dönem kaynaklarında kendisinin Halveti, Bayrami, Nakşi- Halidi ve Nakşi olduğuna dair bilgiler mevcuttur.
Atai’nin, “Kastamonu Halveti velilerinin müritlerinin ve muhtelif tarikat tesislerinin mebzuliyetiyle tarihte meşhur bir yerdir. O devirde Benli Sultan’ın da Halveti olması muhtemel, hayır muhtemel değil bir hakikattir.” demesine rağmen, Ozanoğlu bu bilginin gerçeği yansıtmadığını söyler.
M. Ziya Demircioğlu, Benli Sultan’ın riyazetinden sonra zaviyesini kurarak Bayrami tarikatı üzere tenvir ve irşada başlandığını söylemekte, Fazıl Çiftçi ise eserin değişik sayfalarında Benli Sultan’dan, “Bayrami Şeyhi Benli Sultan” diye söz etmektedir. Yine Fazıl Çiftçi’nin kitabında Geyikli Sultan Türbesi’nden söz edilirken; “…Türbede iki ahşap sanduka vardır. Birisi Benli Sultan Hazretleri’nin halifelerinden Bayrami Şeyhi Mustafa Efendi’ye, diğeri de oğluna aittir.” denilerek, bu sefer Benli Sultan’ın halifesinin Bayrami olduğunu belirtmektedir. Aynı yazar, Benli Sultan’ın oğlu Mahmud Efendi’nin, kendisinden sonra Nakşi tarikatı üzere tebvir ve irşada başlandığı kaydetmektedir. Turhan Yılmaz ve Ahmet Yaşar Zengin de Bayrami olduğunu kaydederler.
Abdulkerim Abdulkadiroğlu, iki eserinde Nakşilik’in ilk defa Kastamonu’ya Benli Sultan tarafından getirildiğinin rivayet olduğunu söylemektedir. Hacı Baha Kök, Benli Sultan’ın son şeyhi Nureddin Karasu’nun mezar taşına şöyle yazmıştır: “Hülefa-yı Nakşibendiye’den Kastamoni/Benli Sultani Hacı Hafız Nureddin Efendi’nin ruhuna Fatiha.” Bu ifadeden son şeyhin Nakşi olduğu anlaşılmaktadır.
Bütün bu değerlendirmelerden elde ettiğimiz sonucu şöyle özetleyebiliriz: Tarihi vesikalara da dayanarak Benli Sultan’ın Nakşi olduğuna kanaat getirmiş bulunuyoruz.
(Veriler Vakıflar Bölge Müdürlüğünden alınmıştır.)
SELÇUKLU VE ÇOBANOĞULLARI DÖNEMİ
ABDÜLFETTAH-I VELİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. 13 yy. eseri olduğu tahmin edilmektedir. 672/1273 yılında vefat eden Abdülfettah-ı Veli Efendi ve (iki sanduka hariç) çocukları medfundur.
AŞIKLI SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Mimari üslup açısından Selçuklu dönemi eseridir. Türbenin içinde beş adet sanduka vardır. İskeletler sandukaların içindedir. 2. sandukada Mağripli Mehmet Ağa, 3. sandukada Aşıklı Sultan medfundur. Diğer sandukalardaki zatlar bilinmemektedir.
ATABEYGAZİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Camii’nin doğu bitişiğindedir. İçinde üç adet tahta sanduka vardır. Diğerlerine göre daha büyük olan sanduka Kastamonu Fatihi Atabey Gazi’ye (muhtemelen Hüsameddin Çoban Bey) aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
DEVECİ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Deveciler Mahallesinin aynı isimli sokağında ve aynı adla anılan caminin harimi dahilindedir. İçinde 12 adet tahta sanduka vardır. Diğerlerine göre daha gösterişli olanı Deveci Sultan’a (Yusuf El-Horasani) aittir. Diğer sandukalardan birisi Kastamonu Mutasarrıfı Nakıp Zade Hacı Kadem Efendi’ye, bir diğeri Elyakut Hoca’ya, birisi de Miralay Mehmet Ali Bey’e aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
HEPKEBİRLER TÜRBESİ (BATI):
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aynı isimle anılan caminin batı bitişiğindedir. İçinde 4 adet ahşap sanduka vardır. Sandukalardan ahşap şebeke içerisine alınan Sahabeden Kays’ül-Hemedani Asgar Hazretlerine, diğerlerinin ise sahabe veya tabiinden zatlara ait olduğu sanılmaktadır.
KARANLIK EVLİYA TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İbn-i Neccar (Yavuz Selim) Mahallesi Karanlık Evliya Sokağındadır. Karanlık Evliya olarak anılan zatın ve türbenin içerisinde bulunan sandukanın içine toplandığı tahmin edilen iskeletlerin kimlere ait olduğu bilinmemektedir. Fakat, Selçuklu mimari tarzında ve hükümdarlar için inşa edilen türbe tipindedir. Tahminen Çobanoğulları hükümdarlarından birisine aittir.
MADEN DEDE TÜRBESİ: Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Gazi Camii’nin karşısındadır. İsa Dede Türbesi’nin kuzey bitişiğinde medfundur. Günümüzde sadece baş ve ayak şahideleri sayesinde fark edilebilmektedir. Bu zatın adı Ebu Salih el-Münci’dir. Nakşibendi Şeyhi Hemedanlı Yusuf Efendi’nin halifelerindendir.
MUZAFFEREDDİN GAZİ TÜRBESİ: Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar (Muzaffereddin) Mahallesi Sanat Okulu Caddesi üzerindeki yıkılmış Muzaffereddin Camii’nin batı bitişiğindeki hazirede bulunmaktadır. Cami ile beraber türbe de yıkılmıştır. Değişik üslup ve tarzdaki mezarın Muzaffereddin Yavlak Arslan’a ait olması kuvvetle muhtemeldir.
MÜFESSİR-İ ALAADDİN EFENDİ TÜRBESİ: Banisi bilinmemektedir. Bina tarihi 688/1289 yılı veya daha önceki bir tarihtir. Honsalar Mahallesi Türbeyolu Sokak başındadır. 1. sanduka Müfessiri Alaaddin Efendi’ye aittir. Diğer sandukalardan biri Sırtlı Hoca Ali Senai Efendi, bir diğeri İzbeli zade Mehmed Efendi’ye aittir. Diğer sandukaların kimlere ait olduğu bilinmemektedir. Hangi mezarda yattığı bilinmeyen KURBAN RİSALESİ müellifi Mumcu zade de bu türbede medfundur.
ŞEYH AHMED TÜRBESİ:
Banisi bilinmemektedir. 1206 yılından önce inşa edilmiştir. Gölköy Orta Mahallede aynı isimle anılan caminin yanındadır. Türbede Şeyh Ahmed Efendi ile Alparslan’ın komutanlarından ve bölgenin fatihlerinden birisinin de yattığı bilinmektedir. Diğer sandukaların kimlere ait olduğu belli değildir.
VEHBİ GAZİ TÜRBESİ: Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar Mahallesi Sanat Okulu Caddesindedir. Bugün sadece mezarın yeri bellidir. Muzaffereddin Yavlak Arslan döneminde yaşamış bir komutana ait olduğu rivayeti vardır. Vakıfların malıdır.
CANDAROĞULLARI BEYLİĞİ DÖNEMİ
ADİL BEY TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Terzi Köyündedir. Alt katında 6 tahta sanduka vardır. Sandukaların içinde iskeletler durmaktadır. Kıble tarafındaki sandukada bulunan cesedin kefeni bile solmamış, eti ve kemiği ile kamilen mevcuttur. Türbedeki zatların kimlikleri bilinmemektedir. Ancak, Candaroğlu Adil Bey’in bu türbede medfun olduğu kesindir.1980 yılında Vakıflar, 1997 yılında da Kültür Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
AHİ ŞORVE TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Hacı Dede Sokaktadır. İçinde 3 tahta sanduka vardır. Sandukalardan birinin Ahi Şorve’ye ait olduğu kesindir. Diğerleri hakkında bilgi bulunamamıştır. Ahi Şorve Candaroğulları döneminin başlarında yaşamıştır.
CEMALEDDİN EFENDİ VE KARGAŞ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mahallesi Gümüşlüce Caddesi Kargaşık Sokaktadır. Burada yan yana sıralanmış üç mezar bulunmaktadır. 1. mezar 855/1451 yılında vefat eden Kargaş Sultan isimli şeyhe aittir. 2. mezar 851/1447 yılında vefat eden Cemalleddin Efendi’ ye ve 3. mezar da ilmiye sınıfından isimi bilinmeyen bir zata aittir.
HARMANKAŞI TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsmail Bey Mahallesi İnebolu Caddesi batısından, Arslanlı Çeşme önünden Harmankaşı mevkiine inen sokaktadır. Türbenin ne zaman inşa edildiği ve türbede kimin yattığı bilinmemektedir.
HATUN SULTAN TÜRBESİ :
Hatun Sultan tarafından 840/1436 yılında yaptırılmıştır. Kırkçeşme Mahallesi, Selçuk Sokak, Selçuk Camii önündeki meydanın köşesindeki şahsa ait evin bahçesindedir. Türbede sekiz adet mermer lahit vardır. 1.Lahit; 840/1436’da vefat eden İbrahim Bey’in kızı Paşa Melek Hanım’a aittir. 2. lahitte de Paşa Melek Hanım’a ait bilgiler vardır. Her iki lahit de bu hanıma atfedilmiştir. 3. lahit; Orhan Bey, 4. lahit; Emir Yusuf Bey 8. lahit; Hafese Hatun’a aittir. Ve bunlar İbrahim Bey’ in çocuklarıdır. 5. lahit; Murat kızı Sitti Nefise Hanım’a, 6. lahit; kimliği bilinmeyen bir zata ve 7. lahit de; ulemadan Lütfullah oğlu Mehmed’e aittir. 1997 yılında Kültür Müdürlüğü tarafından türbe restore edilmiştir.
İSMAİL BEY TÜRBESİ:
Candaroğlu İsmail Bey tarafından 865/1460 yılından önce yaptırılmıştır. Türbede bulunan üç mezardan ikisi ahşap sanduka, birisi şahideleri yazısız bir lahit olup kimlere ait oldukları belli değildir. Diğer beş lahit ise; Ulemadan Seyyid Ali Acemi, Ulemadan Safiyyüddin Efendi, İsmail Bey’ in oğlu İshak Bey, Ayşe Hatun ve İsmail Bey’ in kızı veya kız kardeşi olan Azade Hatun’a aittir.
MUSA FAKİH TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mahallesi Gümüşlüce Caddesinde aynı isimli camiinin batı bitişiğindedir. İhata duvarı ile çevrili olan hazirede 12-13 kadar mezar bulunmaktadır. Kıble tarafındaki köşede bulunan ve sadece baş şahidesinin kavuk kısmı kalmış olan mezar Musa Fakih’e aittir. Sağlam durumdaki tek mezar; 1198/1783 yılında vefat eden Hacı Ali Efendi’ye aittir. Ayrıca türbede, Hafız Zeynelabidin Efendi isimli bir zatın da medfun olduğu, bir mezar taşındaki yazıdan anlaşılmaktadır.
OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİ
ABDÜLCEBBAR TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Abdülcebbar Mahallesinde aynı isimli caminin batı bitişiğindedir. Türbeden günümüze beton bir mezar kalmıştır. Caminin banisi Abdülcebbar Efendi’nin 1600’lü miladi yıllarda vefat etmiş olması muhtemeldir.
ABDÜRREZZAK TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Beğen Sokağında, Saat Kulesi altında bulunan aynı isimli caminin batı bitişiğindedir. İçinde iki adet makber vardır. Bunların üzerine ahşap sanduka konmuştur. Kapıdan girince sağdaki; 918/1513 yılında vefat eden Recep bin Turani adlı zata aittir. Diğer sanduka; 918/1512 yılında vefat eden Osmanoğlu Hoca Veli’ye aittir.
AÇIKBAŞ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi, Gökdere Caddesi Açıkbaş Sokağındadır. Türbe ve Açıkbaş Sultan hakkında bilgi ve belge bulunamamıştır.
AHMET DEDE TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi sonunda kendi adıyla anılan mezarlıkta medfundur. Medfeni üzeri açık ve demir şebeke ile çevrilidir. Burada yatan zat, 1012-1026 (H) yıllarında sağ olduğu bilinen Ahmed Dede Sultan’dır. Vefat tarihi bilinmemektedir.
ALİ ASGAR EFENDİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kalenin doğu eteğinde medfundur. Hz. Hüseyin (R.A.) neslindendir. 924 / 1518 yılında Kastamonu’ ya gelmiş ve 940 / 1533 yılında vefat ederek kalenin eteğinde Kırk Kızlar Türbesi olarak bilinen yere defnedilmiştir. Medfeni basit ve sade bir mezardan ibarettir.
BAYRAKLI SULTAN TÜRBESİ:
Kale burcunun dibinde ve batı tarafında medfundur. Adı Yunus Mürebbi’ dir. Türk askerlerinin kaleyi kuşatması esnasında sancaktarlık vazifesini alan ve burca bayrağı diken yunus Mürebbi, kale kapısının açılmasını teminle fethin gerçekleşmesinde büyük rol oynamış, vücuduna saplanan onlarca oka rağmen sancağı düşürmeden şehit olmuş ve bayrağı diktiği burcun üzerine defnedilmiştir.
BENLİ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Türbenin içinde 7 ve ön tarafta 3 olmak üzere toplam on adet sanduka vardır. Sandukalardan biri Halveti Şeyhi Mehmed Muhittin Efendi’ye, biri Demirci ustası ve Benli Sultan’ın müritlerinden Mehmed isimli bir zata, bir diğeri Şeyh Mehmed Şani Efendi’ye ve bir diğeri de Benli Sultan’dan sonra yerine Şeyh olan oğlu Mahmud Efendi’ye aittir. Diğer sandukaların kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
CEVKANİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akmescit Mahallesi Çankır Sokakta Cevkani Camii’nin batısındaki kabristanda, demir parmaklıkla çevrilmiş mezarlardan birisi Cevkani Sultan’a aittir. Osmanlılar döneminde 1890 yılları civarında yaşadığı tahmin edilmektedir.
DAİ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Hızıroğlu Sokaktadır. 1101 / 1689 yılından önce yapılmıştır. Türbede üç adet ahşap sanduka vardır. Birinin Dai Sultan’a ait olduğu kesindir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
DEDE SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Tabaklar Mevkiinde ve Süleyman Paşa Türbesi bölümünde zikredilen Mevlevihane bünyesinde yer almaktaydı. 920/1514 yılında vefat eden Dede Sultan’ın adı kayıtlarda Celaleddin olarak yazılmaktadır. Günümüzde Dede Sultan Türbesi olarak bilinen türbe, aynı isimle anılan hamamın doğu bitişiğinde sığıntı bir binadan ibarettir. İçindeki lahdin altı boştur.
FERRAŞ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar Mahallesi, Saraçlar Camii haziresinde metfundur. Mezarı demir parmaklıkla çevrilmiş olan bu zat Ferraş Sultan olarak bilinir. Ferraş hizmetçi demektir. Hz. Pir’e hizmet eden velilerden birisi olduğu için bu lakabı almıştır.
GEYİKLİ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akkaya nahiyesinin Geyikli Köyündedir. Ahşap türbe, 1982 yılında cami ile beraber betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Türbede iki ahşap sanduka vardır. Birisi Benli Sultan Hazretlerinin halifelerinden Bayrami Şeyhi Mustafa Efendi’ye, diğeri de oğluna aittir.
HACI DEDE TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Canlı Sokakta Hacı Dede Camii’nin doğu bitişiğindedir. Esas bina, 1850 (M) yılında yanmıştır. Bu günkü haliyle son zamanlarda yapılmıştır. Türbenin ve caminin yapılış tarihi 1590 (M) yılları civarıdır. Türbedeki 3 adet sandukadan birisi Hacı Dede’ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemekle beraber birisinin Benli Sultan’ın oğluna ait olduğu türbede asılı bir levhada belirtilmektedir.
HACI HAMZA TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mahallesi Kerpiçlik Sokakta, yıkılmış olan aynı isimli caminin bahçesindedir. Tek bir mezardan ibarettir. Saki oğlu Derviş Ahmet Ağa isimli bir zat metfundur.
HALİFE SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Saçaklı Çeşme Sokakta aynı isimli caminin önünde ve kuzeydoğu köşesindedir. Türbe, demir parmaklıkla çevrilmiş bir mezardan ibarettir. 1994 yılında üzeri beton bir kubbe ile örtülmüştür. 1068 / 1657 yılında sağ olduğu bilinen Halife Sultan hakkında malumat elde edilememiştir.
HAYRAN EFENDİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Gökdere Caddesi üzerinde bulunan Hacı Gevrek Camii ile aynı duvar içindedir. Türbede 7 adet mezar bulunmaktadır. Mezarların kimlere ait oldukları belli değildir. Sadece kıble tarafında dördüncü mezarın şahidesinde 1125 / 1713 tarihi okunabilmektedir.
HEPKEBİRLER TÜRBESİ (DOĞU):
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aynı isimle anılan caminin doğu bitişiğindedir. İçinde dokuz adet ahşap sanduka vardır. Sandukalardan birisinin Samur Dede isimli bir zata ait olduğu söylenmektedir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
İSA DEDE TÜRBESİ:
Banisi bilinmemektedir. 800 / 1400 yılında yaptırılmıştır. Atabey Camii’nin kapısının karşısındadır. Türbenin içinde 3 mezar vardır. Sandukalar lahitlerin hemen üzerine konulmuştur. Mezarlardan birisinin Maden Dede’nin halifesi olan Veli Dede’ye ait olduğu söylenmektedir. İsa Dede’nin ve kendisinden sonra Bayrami Tarikatı şeyhi olan zatların çoğunluğu da aynı hazirede metfundur. İsa Dede 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefat etmiştir.
KARABAŞ-İ VELİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesinde Aycılar Camii’nin güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Türbe, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş taş duvarlı ve şahidesi kavuklu bir mezardan ibarettir. Bu türbede metfun olan şahıs, Karabaş-ı Veli olarak bilinen Ali Alaaddin Etfal isimli alim ve şeyh değildir. Bu şahıs ya 1501 yılında vefat eden Müderris Alaaddin Ali Efendi ya da caminin banisi Hacı Abdullah Efendi’dir.
KARABAŞ EFENDİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesi Yeni Yol Sokağı sonunda, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş olan türbe Karabaş Efendi adıyla bilinir. Bu zatın kim olduğu bilinmemektedir. Bu zatın iki kardeşinden birisi, Aycılar Camii haziresinde; diğeri de Tosya Caddesi Dua Yolu mevkiinde metfundur. Her üçü de ziyaretgahtır.
KARA MUSTAFA PAŞA TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Reşit Esen Sokak Yeni Hamam mevkiinde, Kara Mustafa Paşa mescidi doğu bitişiğinde yer almaktadır. Faal olmayan mescit ile birlikte ahşap çatı ile örtülüdür. Kime ait olduğu bilinmemektedir. Fakat 1226 / 1811 yılında vefat eden, mescidin banisi Kara Mustafa Paşa olduğu yolunda rivayetler vardır. Ayrıca, bu şahsın Kara Meşe lakabı ile bilinen ve Müfessir-i Alaaddin Efendi’nin çağdaşı bir müderris olduğu da rivayet edilmektedir.
MOLLA SAİD TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Satı Kahya Sokakta Molla Said Camii’nin haziresi dahilinde ve kıble tarafındadır. Türbe 1245 / 1829 yılında vefat eden Molla Mehmed Said Efendi’ye aittir. Türbede 6 ahşap sanduka vardır. Üçünün kime ait olduğu bilinmemektedir. Diğer üçü ise, bitişik camide irşad eden Rufai Tarikatı Şeyhi Seyyid Mehmed Efendi (Ö: 1245 / 1829), kardeşi Seyyid Ahmed Rufai Efendi (Ö: 1277 / 1860) ve babaları Molla Mehmed Said Efendi (Ö: 1245 / 1829)’dir.
NASRULLAH KADI TÜRBESİ :
Bina tarihi bilinmemektedir. Caminin banisi Nasrullah Kadı, vefatında şadırvanların kuzey ucuna defnedilmiştir.
NEVRUZ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi bilinmemektedir. 1286 / 1869 yılında yaptırılmıştır. Akkaya Nahiyesine bağlı Yunus Köyündedir. 1992 yılında tamir edilmiştir. Türbede dört adet ahşap sanduka vardır. Kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
SACAYAKLI SULTAN (HASAN EFENDİ) TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Karanlık Camii Sokakta kain hasan Efendi (Karanlık) Camii’nin doğu bitişiğindedir. Caminin haziresi konumundaki üç adet beton lahit son tamirler sırasında betonarme olarak yapılmıştır. Üzerleri açıktır. Üç lahitten birisi; 945-1015 / 1538-1606 arasında yaşayan, caminin banisi olan ve Sacayaklı Sultan olarak bilinen Hasan Efendi’ye aittir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
SEYFİ DEDE TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Cebrail Mahallesi Uzun Sokakta Ferhat Paşa Camii haziresinin doğu bitişiğindedir. Bir duvarla çevrili olan iki mezardan güneydeki Seyfi Dede’ye, diğeri ise 1195 / 1780 yılında camiyi tamir ve ihya eden Hacı Kadı adlı zata aittir. Daha önce mamur bir türbe iken yıkılmıştır. Mezarlar 1978 yılında yenilenmiştir. Seyfi Dede 967 / 1559 yılına yakın bir tarihte vefat etmiştir.
SÜKUTİ SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Merkez Karamukmolla Köyü Tekke Mahallesindedir. 1975 yılında yenilenen iki bölümlü kargir küçük binanın kıble tarafında medfundur. Sukuti Sultan olarak bilinen bu zat, aynı mahalledeki caminin banisidir. Daday’ın Sorkun Köyünde medfun Sükuti Hasan Efendi’nin oğlu veya torunudur. Adı Hacı Davut Hilmi’dir. Sükuti soy lakabıdır.
ŞEYH MEHMED EFENDİ TÜRBESİ:
Banisi bilinmemektedir. 1073 / 1662 yılında yaptırılmıştır. Kuzyaka Nahiyesinin Şeyh Köyü Akçasu Mahallesindedir. Akçasu Camii’nin önündedir. Türbe 1371 / 1951 yılında Hedanizade Hacı Mehmed Kâmil Efendi tarafından tamir edilmiştir. Türbede altı adet ahşap sanduka bulunmaktadır. Sağdan üçüncü ve bir şebeke ile çevrilmiş olan sanduka 1073 / 1662 yılında vefat eden Şeyh Mehmed Efendi’ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait oldukları bilinmemektedir.
ŞEYH MUSTAFA EFENDİ (PİŞKÜRİ ZADE) TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Camii’nin kuzey bitişiğindeki hazirede medfundur. Hakkında pek fazla bilgi yoktur. Kastamonulu olduğu ve Bayrami Tarikatı şeyhi olduğu bilinmektedir.
ŞEYH MUSTAFA EFENDİ (RESUL ZADE) TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Selçuk Sokak başındadır. Ahşap olan çatısı 1994 yılında şahsa satılarak yıkılmıştır. Üzeri açıktır. İçinde bulunan on beş adet tahta sanduka kaybolmuştur. Serçeoğlu Türbesi ve Seyyid Serçe Mustafa Efendi Türbesi diye de bilinir. Türbede medfun olanlar 1061 / 1650 yılından sonra vefa etmiş olan Şeyh Mustafa Efendi ile onun halifeleridir. 2004 yılında Seyyit Serçe Camii ile beraber yeniden inşa edilmiştir.
TARAKLI SULTAN TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsmail Bey Mahallesi Tenekeci Sokakta Hasan Çelebi Camii’nin harimi dahilindedir. Türbenin kıble tarafında demir çerçeveli, cam şebeke içinde iki adet tahta sanduka vardır. Birisi, 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefat etmiş olan Tarakçı zade Abdurrahman Efendi’ye, diğeri ise oğlu Mahmud Efendi’ye aittir.
TOPÇUOĞLU TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Camii’nin kuzeybatı köşesi bitişiğindedir. Batı yönünde iki adet mezar şahidesi vardır. Türbede bulunan iki adet ahşap sandukadan kıble tarafındaki, 1259 / 1843 yılında vefat eden Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Emir Efendi zade Mehmed Hulusi Efendi’ye, diğer sanduka ise Melek Hanım’a aittir. 919 / 1513 yılından önce mamur vaziyette mevcut olduğu bilinen türbede daha önceleri başka mezarların da bulunduğu belgelerden anlaşılmaktadır.
ŞEYH AHMED SİYAHİ EFENDİ TÜRBESİ:
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Ahmed Dede Camii’nin batı karşısında ve Seyid Efendi Sokak ile Kuyulu Sokak köşesindedir. Demir parmaklıklı ihata duvarı ile çevrili bölmenin kuzeydoğu köşesindedir. Bahçede beş adet lahit vardır. Ahmed Siyahi Efendi’nin vasiyeti üzerine üzerleri kapatılmamıştır. Sağdan birinci mezar; 100 yıl yaşayan ve 1291 / 1874 yılında vefat eden Ahmed Siyahi Efendi’ye aittir. 2. Mezar; Ahmed Siyahi Efendi’nin ikinci oğlu olan ve 66 yaşında 1888 yılında vefat eden Şeyh Ahmed hicabi Efendi’ye, 3. Mezar; 41 yaşında 1300 / 1882 yılında vefat eden Ahmed Hicabi Efendi’nin oğlu Mehmed Necmeddin Efendi’ye, 4. Mezar; Hicabi Efendi’nin damadı Keskinzade Ahmed Rıza Efendi’ye aittir. Babası meşhur müderris Keskin zade Ahmed Erib Efendi’dir. 5. Mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir.